2022 Ramazan Bayramında Trakya gezisi yapmaya karar verdik ailemle birlikte. Bu yazımda ben, eşim ve oğlumuz Halit ile birlikte gerçekleştirdiğimiz geziyi anlatmak istiyorum 🙂

Rotamız

Tekirdağ

İstanbul’dan Tekirdağ’a yaklaşık 2 saatte ulaştık. Öncelikle otelimize eşyalarımızı bırakıp Halit’in bakımlarını yaptıktan sonra, hem yolculuğun etkisi hem de Tekirdağ köftesi yeme motivasyonuyla kendimizi özcanlar Köftecisine attık.

Özcanlar Köfte

Bayramın 1. günü olması hasebiyle Tekirdağ’da çok az mekan açık idi. Özcanlar Köfte bunlardan biri olduğu için bayağı kalabalıktı içerisi. Bir masa kalkıyor, bir masa geliyordu, garsonların nefes almaya vakitleri yoktu.

Bu curcunada bir masa bulup oturduk ve Tekirdağ Köfte siparişimizi verdik. Yanına da piyaz ve ayran istedik. Köfte çok hafifti ve lezzetliydi gerçekten. Ekmeksiz yense 15-20 adet rahat yenilebilecek bir köftesi var.

Köftelerden sonra yine beklediğim sabırsızlıkla beklediğim hayrabolu tatlısı ve fırınlanmış peynir helvası siparişlerimizi verdik. İkisi de çok güzeldi.

Hayrabolu soğuk gelen bir tatlı ve büyük bir kemalpaşa tatlısına benziyor. Üstüne kaymak ve bolca tahin ile birlikte servis edildi, gayet güzeldi. Peynir Helvasının ise 2 çeşidi vardı, birisi soğuk diğer ise fırınlamış seçenekleriydi. Biz nasılsa daha çok tatlı yeriz diye, eşimin tavsiyesi üzerine fırınlanmış peynir helvasını seçtik. Fırınlanmış peynir helvasının tadını künefeye çok benzettim. Birisinde peynirin üstünde kadayıf, diğerinde irmik var. İki tatlı da çok güzeldi.

Hayrabolu

Rotamıza Hayrabolunu almamızın tek sebebi Hayrabolu tatlısını yerinde yemek idi. Hayrabolu’ya ilk vardığımızda önceden planladığım mekan açık değildi. Mekanın adı : Peytat. Burası açık olmayınca biz de hem dinlenelim hemde bir kahve içelim diye açık bir pastaneye girdik. Pastanede belki bulabiliriz umudu da vardı ama girdiğimiz pastanede hayrabolu çıkarmıyorlarmış, biz de kahvemizi içip çıktık. Hayrabolu’da hayrabolu tatlısı yemeden yola devam edeceğiz herhalde sanırken, merkezden biraz ilerde açık bir tatlıcı bulduk ve burada hayrabolu tatlısı yiyebildik şükür 🙂

Hayrabolu ilçesinde

Edirne

Edirne daha önce ilkokulda gittiğim bir yerdi. Öğretmenlerimizle birlikte tarihi camiileri ve mekanları dolaşmış, tarihi çarşılardan alışveriş yapmıştık. Hatta annem için bakır bir tepsi almıştım üstünde Selime Camii motifi olan.

Uzunköprü

Hayrabolu’dan sonraki durağımız Uzun köprü oldu çünkü burada adından da anlaşılacağı üzere dünyanın en uzun taş köprüsü bulunuyor. Fakat maalesef bizim için tam bir hayal kırıklığı oldu, çünkü köprüyü restorasyona almışlar ve köprünün heryeri kapalıydı. ucundan bile görmek mümkün olamadı. Ancak uzakran biraz görebildik.

İlerde bahsedeceğim, maalesef Selimiye Camiinde de restorasyon vardı ve camiyi hiç göremedik desem yeridir. İstanbulda Ortaköy Camini bir ara restore edeceklerdi ve biz 5-6 yol kadar o caminin üzerinde Kuveyttürk reklamı izledik her köprüden gelip gidişimizde…

Bu tür restorasyon işlemlerinin kesinlikle kısmî yapılması gerektiği kanaatindeyim. Yani köprünün bir ayağını restore ederken diğer ayağını ziyarete açmalılar. Yapılamıyorsa da etrafını tamamen kapatmaya bir hacet yok , girilmez yazılır ve bir bekçi tutulur, olur biter. Etrafını muşamba ve örtülerle kapayıp ziyaretçilerin görmesini engellemek niye?

Uzun Köprüyü bu şekilde görebildik

Ciğer

Edirnedeki otelimize yerlştikten sonra merkeze meşhur edirne ciğeri yemeye indik. Otelimize yürüyüş mesafesindeydi ve bizde Halit’i arabasına koyup, yürüyerek gittik. Ciğer yemek için “Meşhur Edirne Ciğercisi ve Ciğeri İlhan Kazım Usta” mekanını seçmiştim, ama gelin görün ki küçücük mekanın önünde sokağın sonuna kadar sıra var.

Bizde başka bir ciğerci de yemeye karar verip, Ali Paşa Çarşısının hemen karşı sokağındaki Salih & Serkan Edirne Ciğercisinde yemeğimizi yedik. İçerisi yine tıklım tıklımdı ama sıra yoktu. Çorbaları bitmesine rağmen sağolsunlar Halit’i doyuracağımızı anladılar ve bize çoba temin ettiler. Edirnelileri genel olarak samimi bulduk.

Ciğer, yaprak şeklinde kesilmiş, tavada kızartılan edirne usulü bir yemek. Yanında piyaz istedik, diğer garnitürler ikram geldi. Soğan, yoğurtlu biber, közlenmiş acı biber, acı sos ikram olarak gelen garnitürlerdi. Genel olarak hepsi lezzetliydi.

Ciğer ve garnitürler
Ciğercinin çıkışında Halit ile birlikte

Köprüler ve Turistik Yerler

Ciğerimizi yiyip karnımızı doyurduktan sonra, dünyanın en büyük tavası, meriç köprüsü, tunca köprüsü gibi yerleri gezip ata bindik.

Camiler

Cami gezmelerini otel çıkışına yani 2. güne bıraktık. Cami ziyaretleri sonrasında İstanbul’a yola çıkmış olduk. Cami ziyaretlerimiz çok güzeldi. Özellikle cami içerindeki ve dışarısındaki duvarlara işlenen hat sanatı beni çok etkiledi.

Öncelikle Selimiye Camini ziyaret ettik. Ama içeride ve dışarıda restorasyon çalışmaları olduğu için sadece minberi görebileceğimiz kadarlık bir kısım ziyarete açık idi. İçerideki geniş yapıyı ve ihtişamı göremedik.

İkinci durağımız Eski Camii idi. Buradaki Hat sanatı gerçekten inanılmaz idi. Öyleki içerideki her sütunun 4 trafında da hat ederleri vardı. Caminin dışındada kocaman Allah ve Muhammed lafızları yer alıyordu.

Cami ziyaretlerimizin üçüncü ve son durağı ise Burmalı Üç Şerefeli Camii idi. Burası da yine çok güzeldi. Bu caminin 4 farklı minaresi farklı burgu motifleriyle işlenmiş. Kİmisi baklava şeklinde, kisimi burma şeklinde idi, bu yüzden sanıyorum Burmalı Camii deniyor.

Bu yazımda ailemle birlikte gerçekleştirdiğimiz Trakya gezimizi anlatmak istedim. Genel olarak mutlaka bir kere gidilmesi gereken bir yer diye düşünüyorum. Ne zamandır aklımda olup yapmayı çok isteyip yapamadığım bir geziydi. Bugüne nasipmiş.

SH.